Kısırlaştırmanın Önemi

Kısırlaştırmanın Önemi

Kısırlaştırma neden hayati önem taşır ve gereklidir:

Hayvanların doğasında insanlarda olduğu gibi ömür boyu süren anne ya da baba olma hissiyatı yoktur. Sadece üreme dürtüsü vardır. Bir kedi/köpeğin anneliği, yavrusu sütten kesilene kadardır. Doğurduğuna ölene kadar bakmaz.

Bir sonraki kızgınlığında yavru yeterince büyümüşse onunla çiftleşir. Hiçbir hayvan türünde anne, bana, kardeş vb herhangi bir akrabalık ilişkisi bulunmaz.

Ayrıca nasıl ki gdolu gıdalar, küresel ısınma, iklim değişikliği gibi pek çok etmenden zaman içerisinde insan ırkı etkilendiyse aynısı hayvanlar için de geçerlidir. 20 sene evvel bir kedi senede bir kez doğurur, 2-3 yavrusu olurdu. 1 yaşından evvel kızgınlığa girmezdi. Şimdi ise 4. aydan itibaren kızgınlığa girip, senede 4 kez doğurabiliyorlar. Yavru sayısı da ortalama 3-7 oluyor.

Anne hayvan daha sütü kesilmeden kızgınlığa girip, varolan yavruları terk ediyor ve yeniden çiftleşiyor. Her kızgınlık dönemi dişi hayvanın kanser riskini arttırıyor, her doğum ömrünü kısaltıyor. Aynı şekilde doğan tüm yavruların yaşam kalitesi de gittikçe düşüyor.

Bir diğer sorun bulaşıcı hastalıklar. Bazılarının oluşumuna insanın sebebiyet verdiği düşünülen (kesin bilgi değil) viral virüsler oldukça yaygın. Özellikle kedilerde 10 hayvanın 7-8’inde test sonuçları pozitif çıkıyor. Salyadan bile bulaşan bu virüslerin, çiftleşme ile ne kadar hızlı yayıldığını tahmin edebiliriz.

Her gün sayısız kedi yavrusu, anneden geçen hastalıklar yüzünden ya kör kalıyor ya da ölüyor. Bu hastalıkların kesin tedavisi yok. Hayvana bir kez bulaşınca ömür boyu taşıyıcı olur. Ancak iyi şartlarda bakılmaları, bağışıklıklarının yüksek tutulmaları ile ömürleri uzatılabilir.

Hastalık dışında sokaktaki diğer kötü şartlardan da bahsedelim.
Hayvanların doğal ortamı elbette vardır. Fakat kedi ve köpek insanla yaşamaya adapte olmuştur. İyi birer avcı olabilirler ancak avlanacak bir alanları, insanın işgali sebebiyle kalmamıştır. Dengeli beslenmezlerse de ciddi hastalıklar baş gösterir. Hayvanları evcilleştirmemiz, onları bize muhtaç kılmış, araba altında ezilmekten tecavüze, her türlü eziyete karşı açık ve savunmasız hale getirmiştir. Bu şartlar altında doğal ortamlarında yaşamaları gerektiğini savunmak, en hafif tabirle acımasızlıktır.

Bir diğer mevzu da cins hayvanların çiftleştirilmediklerinde nesillerinin tükeneceğinin düşünülmesi. Görüntüsünün çok sevimli olduğu düşünülen bu hayvanların çoğu doğal seçilim değildir. Laboratuvar ortamında üretilen veya belirli bir coğrafi bölgeye ve iklimine ait özellikler gösteren hayvanların insanlar tarafında başka bölgelere taşınmasıyla çoğaltılan ve bozuk genetikleri yüzünden bir çok sağlık sıkıntısı çeken hayvanlardır. Düşük kulaklar, basık burunlar normal değildir. Bu türlerin zaten en başından varolmaması gerekirdi.

Ayrıca doğduktan sonra başkasına verdiğimiz hayvanın, ömür boyu iyi bakılacağından emin olamaz, takip edemeyiz. Çok iyi olduğunu düşündüğümüz aileler, “çocuğumuz oldu, yurt dışına taşınacağız, alerjim çıktı, çok tüy döküyor” gibi bahanelerle hayvanları terk ediyor.

Artı bu çok iyi bakacağını düşündüğümüz aileler, neden sokakta ve barınaktaki hayvanlardan birini kurtarmasınlar? Neden cins olsun diye çiftleştirerek hali hazırda yuva bulma imkanı olan hayvanların bu şansı çalınsın?

Doğan yavruları biz sahiplenirsek ve her yavru için bir kere anne/baba olsun diye düşünürsek, sadece 1 yılda bakımının altından kalkamayacağımız kadar çok hayvan sayısı olur. Hayvanlar kendi yavrularıyla, kardeşleriyle de çiftleşirler. En başında demiştik, hayvanların anneliği sütten kesilene kadardır.

Bir diğer doğru bilenen yanlış da, “kısırlaştırılan hayvanlar hasta oluyor, kilo alıyorlar”. Özellikle erkek kedilerde idrar yolu hastalıkları kısırlaştırma ile ilişkilendirilir. Bu kanıtlanmamış, kulaktan dolma bir bilgidir. İdrar yolu ve böbrek hastalıklarının en büyük sebebi yanlış ve kötü beslenmedir. Kısırlaştırma hayvanın metabolizmasını yavaşlatır. Ama bunun obeziteye çevrilmesi ya yanlış beslenmesidir ya da doğru beslenmeye rağmen oluşuyorsa, hayvanın tespit edilmemiş başka bir hastalığı vardır. Hareketsizliğe meyilli bir hayvansa, evde hiç ilgilenilmemesi de etkendir.

Son olarak sokakta yaşayan erkek hayvanlar kısırlaştırıldığında, diğer erkek hayvanları kendilerine rakip görmez ve ölümüne kavga etmezler ya da kovaladıkları dişi kaçmaya çalışırken araba altında ezilmez.

Lütfen duyduklarımızı, düşündüklerimizi gözden geçirelim. Okuyalım, araştıralım, veterinerlerle görüşelim, çok sayıda hayvan beslemiş gönüllüleri dinleyelim. Barınakları ziyaret edelim, besleme etkinliklerine katılalım.

Kısırlaştırmak ev ya da sokak farketmeksizin hayvanın yaşam kalitesini arttırır, ömrünü uzatır, hem sokaktaki hem de evdeki patili dostlarımızın masrafını azaltır.

Yazar: Twitter @Burchinella1

No Comments

Comments are closed.