Neresinden başlasak, nasıl anlatsak bilemiyoruz. Çalıştayı okumadan önce aşağıdaki konuları okumanız önem arz etmektedir. Anlatalım bakalım, neler olacak?
Malumunuz, yıllardır 5199 numaralı hayvan koruma kanunun eksik yönlerinin değiştirilmesi için uğraşıyoruz. Hayvansever sayısını %100 üzerinden değerlendirdiğimizde eskiden bunların %90’ı ‘’Sokaklar hayvanların evidir. Hayvanları almayacaksınız, hayvanlara ve bizlere zulüm edenleri cezalandıracaksınız.’’ derken, bu ibare son dönemde giderek tersine yükselen oranla değişmeye başladı. Yani ‘’Hayvanları artık kapalı ve güvenli yaşam alanlarına alalım.’’ diyenlerin sayısı giderek artmaya başladı.
Bu sürece neler sebep oldu?
- İnsanların hayvanlara ve hayvanseverlere yönelik baskıları, şiddeti.
- Devletten ve belediyelerden destek alamamak.
- Yaralanmalar, ölümler.
- Kaynak bulmaktaki zorluklar.
Peki şu sıralarda neler oluyor?
Ben açık sözlülüğüm ile bilinirim. Bu yüzden yine net yazacağım.
Türkiye genelinde aslında hiçbir belediye sokakta hayvan istemiyor çünkü her ne kadar sosyal medyada hayvanseverlerin sesi çok çıksa da, önemli olan seçimlerde atılacak oydur ve hayvanseverlerin bir belediye başkanını değiştirecek kadar sayıya sahip olmadığı çok açık ortadadır. Bu yüzden her zaman ‘’GARDINIZI ASLA İNDİRMEYİN’’ derim.
Uzun zamandır birçok belediye tarafından sokak köpeklerinin il ve ilçe merkezlerinden toplanarak uzak alanlara bırakılmaları teklif ediliyordu. İl ve ilçelerde hayvanlara sahip çıkmayan belediyeler bıktıklarını belirterek çıkarları doğrultusunda ‘’Oralarda bu hayvanlara bakarız. İmkânı olmayan gönüllüleri de götürürüz.’’ dediler. Biz konuya Ankara üzerinden devam edelim. Bu söylemi İL DENETLEME KURULU TOPLANTISINDA (Vali yardımcısı ve birçok kişi oradaydı.) Sesli şekilde dile ilk getiren Etimesgut ve Çankaya Belediyesi Veteriner İşleri müdürleri oldular.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, seçimden önce katıldığı CNN 40 Soru 40 Cevap programında, 40’ıncı soruya (Sokak hayvanları sorusu) çok net cevap vermiştir; “Barınaklar olacak yine semt semt ama bunlar büyük ölçüde hayvanların serbestçe yaşayabileceği büyük alanlar olacaklar, onların orada özgürce dolaşmalarını ve hayvan severlerle buluşmalarını sağlayacağız.’’
O günlerde infiale neden olan bu söylem ‘’Hayvanların Haklarını Koruyacağıma, 5199’a Uyacağıma Söz Veriyorum’’ sözleşmesine imza atması nedeni ile son buldu. Bu söz, röportaj beyanını unutturdu. Seçilince de insanlar bu söze aynen uyacağına inanarak çok mutlu oldular. O arada işlerin rengi hızlı bir şekilde değişmeye başladı. Anladığım kadarı ile başkan, yukarıdan aşağıya doğru bu sistemi kurmaylarına iletmeye başladı. Buna istinaden de STK ve gönüllülere yapılmak istenen proje anlatıldı. Devlet yasayı değiştirmiyor, yasayı uygulatamıyor, belediyeler her türlü zorluğu çıkartıyor, buna maruz kalan kişiler de kendilerine anlatılan ‘’KAPALI YAŞAM ALANI’’ fikrine sıcak bakmaya başlıyor. Maalesef hayvanseverler can damarlarından vuruldu. ‘’Bakın sokaklarda şiddet var. Taciz var. Tecavüz var. Yemek yetiştiremiyorsunuz. Bu sizin de hoşunuza gitmiyor. Gelin, bu hayvanları semt semt beraber toplayalım, bu yolda beraber yürüyelim.’’ şeklinde bir söylemle STK ve gönüllülere gidildi. İlk bakışta son derece samimi görünen bu teklif ve söylemin arkasında olan gerçek ise vatandaşların hayvanları istememesi ve belediyelere yapılan baskıların giderek artması. Bugüne kadar bize her türlü zorluğu çıkaran belediyelere nasıl güvenebiliriz? Öyle ya, çoğu hala kanunu delmeye devam ediyor.
Kapalı Yaşam Alanlarının Muhtemel Fayda Ve Zararları Nelerdir?
FAYDALARI
- Daha az ölüm. Daha az yaralanma. Daha az tedavi maliyeti. Daha az olay. Bir süre için daha az mama, yemek sorunu. Bir süre için diyoruz, zira Ankara BBLD’nin bile 10.000 (temsili rakam) köpeği her gün ve yıllarca besleyecek para kaynağı yok. Kendi fabrikasını yapsa bile mümkün değil. Bu noktada oraya bakacak olan gönüllülere güvenildiğine eminim. Bununla birlikte seçimle beraber Belediye el değiştirir ise yeni gelecek olan başkanın ‘’Kaynağı azaltmak zorundayız. Gerisini siz halledersiniz’’ demeyeceğini kimse garanti edemez. O saatten sonra bu hayvanları tekrar sokağa da alamazsınız.
ZARARLARI
- Salgın hastalık / kuduz riski: ‘’Mümkün değil. Hayvanlar kontrollü girecek’’ deseniz bile bu risk her zaman var olacak. Dikkatlerden kaçan olacak. Dışarıdan atılanlar olacak. (arttırılabilir.)
- Hafif-Ağır yaralanmalar, ölümle sonuçlanan kavgalar: İster etrafı kapalı olsun isterse açık, yüzlerce köpeğe bir arada bakan hayvanseverler birçok köpeğin ölüsünü bu kalabalık sistem yüzünden aldılar. Bunun için bir köpeğin agresif veya alfa olmasına bile gerek yok. Anlık bir tetikleyici (yemek gibi) iki köpeğin birbirine girmesi ile beraber etrafındaki köpeklerin de buna dahil olmasına neden olur. Ankara’da örnekleri defalarca yaşandı.
- Sokaklardan köpekleri topladığınız an kedilerin nüfusunda 1 yıl içerisinde patlama yaşanacak. Bunun ne zararı olabilir ki diyorsanız, mevcut problemleri düşünün ve bunu defalarca çarpın. Belediyeler ‘’Sorun olmaz. Kısırlaştırırız’’ diyecek. Kimse ‘’Peki bunu neden şimdi yapmıyorsunuz?’’ diye sormayacak.
- Gönüllüler açısından ulaşım sorunu. Etimesgut Veteriner İşleri Müdürü bunun için ‘’Biz gönüllüleri taşırız’’ demişti. Arabası olmayan Etimesgutlu hayvanseverlere sesleniyorum; hayvanlarınızı beslemek için araba talep edin, bakalım neler olacak?
- Bölünme sorunu. Diyelim ki bir gönüllü X noktasında ikamet ediyor, Y noktasında besleme yapıyor, köpekleri ise Z noktasına alınacak. Bu gönüllü artık iki yere birden gitmek zorunda çünkü bütün köpekler alınamayacak. ‘’Alırız’’ diyene ‘’Şimdi neden alamıyorsun kısırlaştırma ve tedavi için?’’ diye sorun.
- Temizlik sorunu. Etrafı kapalı alanda bulunacak yüzlerce köpeğin dışkıların tamamını temizleyemezsiniz. İdrarı zaten temizleyemezsiniz. Her geçen gün koku sorunu artacak. Bu dışkıları yetkililerin de söylediği gibi gönüllüler temizleyecek. Şu aşamada sokakta temizlik yapmadığınızı hatırlatmak isterim.
- Gölgelik nasıl sağlanacak? Ağaçlandırma nasıl yapılacak? Her köpeğe kulübe kaynağı nasıl sağlanacak? Su nasıl temin edilecek? Su tankları nasıl muhafaza edilecek? Her noktaya su nasıl taşınacak? Mamanın en kötüsü kullanılacak. İçinde turşu, limon kabukları (vb) olan yemekler gelecek. ‘’Gelmez’’ diyen önce kendi barınaklarındaki kaplara bakmalılar.
- Kapalı yaşam alanlarına gitmeyen gönüllülere vatandaşlar tarafından yapılacak olan baskılar.
- Sahipli hayvana dahi tahammül edemeyen vatandaşlar tarafından yapılacak olan baskılar.
KAPALI YAŞAM ALANI SADECE HANGİ HAYVANLAR İÇİN OLMALIDIR?
- Yaşlılığa bağlı olarak güçten düştüğü ona sahip çıkan gönüllü tarafından onaylananlar.
- Gençlik hastalığına bağlı sinirsel semptomlar nedeni ile hayatını zor idame ettirenler. (Gönüllünün onayı ile.)
- Bir bacağı (tartışılabilir), birden fazla bacağı olmayanlar.
- Felçliler, körler, sağırlar.
- Yasaklı ırklar. (Yasaklı ırklar maddesi değişmeyecek ise)
- Rehabilite edilmesine rağmen agresifliği sona ermeyenler. (Diğer hayvanların, vatandaşların ve gönüllülerin zarar görmemesi için)
- Eğer onlarca köpeğin yaşadığı alanda bir yıkım, yenilenme söz konusu ise. (Bu konuda en güncel örnek ANKARA İSKİTLER bölgesidir.)
Bugüne kadar ne sorun yaşadıysak kanunun uygulanmaması yüzünden yaşadık. Kısırlaştırmanın yapılmaması veya yeterli yapılmaması, hayvan alımlarında türlü bahaneler üretilmesi, kaybedilen öldürülen hayvanlar, yasal uyarı afişlerinin asılmaması, muhtarlara sorumluluk verilmemesi, Radyo/Tv reklamı (Kamu spotu) yayınlanmaması, eğitimsizlik vb. (Arttırılabilir). Çalıştaya katılan ve yaşam alanı konusunda görüş bildirenlerin neredeyse tamamına yakını kapalı yaşam alanlarını savundu.
Her görüşe saygımız var. Hatta aradan bugüne kadar bizim de düşünemediğimiz çok başarılı fikirler de geldi. Bununla beraber olabilecekleri söylemek de bizim görevimiz. Yapılmak istenen proje özellikle birinci uygulamada sansasyon yaratacak şekilde hazırlanacak, PR çalışması yapılacak, ikna edilebilen herkes ikna edilecek. Ankara’dan yakılan ateş tüm Türkiye’yi saracak. Belediyeler gönüllülere ‘’Bakın, yapmışlar olmuş, biz de yapıyoruz’’ diyecekler. Barınağında röntgen cihazı dahi olmayan Belediyeler söyleyecek. Bunu Türkiye’nin en problemli ilçelerinde hayal edebiliyor musunuz? Şu an kimseye mama dağıtmadığını bildiğimiz Yenimahalle Belediyesinin Veteriner İşleri Müdürünün ‘’Hayvanları bu alanlara götürelim, mama desteği veririz’’ demesini içinize sindirebiliyor musunuz? Ya da herhangi bir yetkilinin ‘’Kapalı yaşam alanlarında size veteriner desteği de vereceğiz’’ dediğinde ‘’Bunu şimdi neden yapmıyorsunuz?’’ diye sormamayı nasıl kaldırabiliyorsunuz? Hayvanlar toplandığında ‘’Bıktık bu hayvanseverlerden!’’ diyen, sizleri barınaklara sokmayanların ‘’Oh be! Kurtulduk!’’ demesini hazmedebilecek misiniz?
Size her gün sokaklarda şiddet uygulayan vatandaşların ‘’Size bakıp gülmesini’’ nasıl yutabileceksiniz? Bu projeye dahil olmak istemeyenlerin vebalini nasıl üstleneceksiniz? Bu proje 6. Maddenin de devlet tarafından ‘’Hayvanlar sokaklardan alınarak alındığı semtin kapalı yaşam alanına teslim edilir’’ şeklinde değiştirebileceğini göremiyor musunuz? Semtinizde bulunan kapalı yaşam alanına sürekli köpek getirilecek ve dur diyemeyeceksiniz. ‘’Buraya veteriner, su ve mama desteği veriyoruz. Almak zorundasın’’ dediklerinde ne yapacaksınız? Hayvanların sizin kontrolünüzde olması sadece güvende olmasını sağlar. Yıllar sonra belediye desteği giderek azaldığında veya Türkiye’nin ücra bir noktasından ‘’Kapalı Yaşam Alanındaki Köpekler Açlıktan Öldüler!’’ haberi geldiğinde kimseye hesap soramazsınız. Çünkü o gün size ‘’BUNU SİZ BAŞLATTINIZ VE SİZ DESTEKLEDİNİZ!’ diyecekler.
Sokaktaki Patili Canları Yaşatma Derneği – PADER
Yönetim Kurulu Başkanı
Alper Karmış